Başkan


‘’Doğa insan olmadan da yaşar ama insan, doğa yok olduktan sonra yaşayamaz’’

 

     İçinde sonu gelmeyecekmiş gibi güzellikleri barındıran dünyamızı, bütün canlıların ve  doğal hayatın döngüsüne saygı duyarak yaşayan herkese selam olsun...

 

     Bir kızıldereli atasözü der ki ;

‘’Birgün bakacaksınız; gökteki kartallar, doğayı örten ormanlar yok olmuş, atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını sürdürebilme uğraşısının başlangıcı başlamış olacak . ’’

     Dünya’da bilinen insan tarihinden bu tarafa insanlık, doğadan  beslenip varlığını bu günlere taşımasını başarabilmiştir. Oysaki bunu başaramayan binlerce canlı türü yok olarak  bugünlere ulaşamamıştır.

     İnsan,  yaradılıştan gelen üstün özelliklerinden ötürüdür ki kainatta bulunan bütün imkanları kendi yaşamsal çıkarları için  kullanabilmektedir. Gökyüzünde hatta başka başka gezegenlerde ne varsa çıkarım elde etmekte sonunu düşünmeden kullanabilmektedir. Yeryüzünde ne varsa esef etmeden , acımadan kendi çıkarımları  için kullanmakta. Yeraltında ne varsa yine aynı amaçlarla aynı tutumu sergilemekte.

     Bütün bunları yaparken bir taraftan da kendi neslinin sonunu hazırladığının hatta hızlandırdığının acaba farkında mıdır?

    Her koşulda adaletin varlığı mutlak kaçınılmazken acaba içinde yaşadığı dünyadaki başka insanlara ve başka canlılara fütursuzca ve adaletsizce davrandığının farkında mıdır?

     Sanayileşmede devrimler yaratan insanlık, kıtalar arası,milletler arası ve hatta firmalar arası yarış halindeyken ozon tabakasına verdiği telafisi imkansız zararlar neticesinde belkide en yakınının ölümüne sebebiyetinin farkında mıdır ?

     Daha rahat, daha hızlı, daha konforlu yaşaması uğruna tatlı su kaynakları, tuzlu su kaynakları ayırmadan  esefsizce yaşamın ana kaynağını kirleterek hem kendi sonuna hemde binlerce canlının yok olmasına ve hatta neslinin tükenmesine zemin hazırladığının farkında mıdır ?

     Yeraltı  oluşumlarını zenginliğe çevirmesini bilmiş olan insanoğlu bu zenginlikleri kullanarak bütün bir dünyayı tehdit boyutunda kirliliklere ve tahribatlara sebebiyet verdiğinin farkında mıdır ?

Dahada somutlaştırırsak ;

  • Ozon tabakasındaki tahribat sonucu güneş ışınlarının insan sağlığına olumsuz etkileri ve bundan kaynaklı  kanser vakaları...
  • Sanayileşme sonucunda ve kullanılan fosil yakıtların karbondioksit sanlınımından kaynaklı türlü hastalıklar ve özellikle akciğer kanserleri,solunum yetmezliği , akabinde kalp damar hastalıkları...
  • Özellikle güney yarım küredeki  insan ve diğer canlı populasyonun, tatlı su kaynaklarının yetersizliği sonucu toplu ölümleri ve göçleri...
  • Yeraltı kaynakları kullanılarak enerji üretimi için kullanılan uranyumun insanlık üzerindeki yok olmaz etkileri yani binlerce ürün ve alanda yüzyüze kaldığımız radyasyon...
  • Birbirleri üzerinde tahakküm kurabilmek ,hükümranlığını pekiştirmek ya da  kendi emperyal emellerine ulaşabilmek adına dünyada bitmek bilmeyen geçmişten günümüze savaşları saymak  bile istemiyorum.

     Bu örnekler çoğaltılarak ekolojik yaşama  bir hançer gibi saplanan olumsuzluklar,tahribatlar sıralanabilir.

     Bunlar dolaylı ve  insan odaklı olanlara örnek iken bir de direk doğal yaşamın katli varki buna inanmak bile  mümkün  değilken yaşanıyor.

  • Yaşanan ve binlerle ifade edilebilecek orman yangınları, insan eliyle kesilen ağaçlar , yok olan canlılar...
  • Sanayileşme ve küresel ekonominin çarkının dönebilmesi adına yok edilen tarım alanları...
  • Hesler uğruna kurutulan su yolları-dereler ve yok olan habitat...
  • Dünyanın bir tarafında, damak tadı uğruna havyar üretimi için  Rusya ve İsrail’de  Mersin Balığına uygulanan katliam...
  • Kürkü, derisi, dişi, boynuzu ve eti için yalnızca insan yararı  uğruna katledilen milyonlarca canlı...

     Oysaki bütün bir dünya düşünüldüğünde yapılan bu fütursuz ve çıkarcı davranışlar ileriye doğru insanlığın sonunu hazırlıyor.

     Ekoloji; canlıların birbirleriyle ve  çevreleriyle ilişkilerinin bütünsel bir tanımıyken insan medeniyetleri bu ilişkiyi tarihten bu tarafa tek taraflı bozan olmuştur. Ekosistem; canlı ve cansız çevrenin tamamıyken doğa katliamlarını yapan yine insan medeniyetleridir.Unutmamalıyız ki, doğadan kesilen bir ağaç, öldürülen bir canlı, yerinden oynatılan bir kaya parçası ve yatağından başka taraflara taşınan küçücük bir dere bile ekolojinin ve ekosistemin birer halkasını oluşturmakta ve birbirini tetikleyerek domino etkisiyle bütünsel olumsuz yaşam koşullarını doğurabilmektedir.

     İşte bizler başlangıçta bir avuç gibi tanımlanabilecek yüreği büyük, gönlü geniş, ufuk çizgisi uzaklarda olan ve her şeyden önemliside bireysellikten ve çıkarcılıktan uzak düşünce yapısına sahip olan  birkaç kişi biraraya gelerek bir sorumluluk örneği ve öncülüğü sergilemeye çalıştık.

     Dünya Ekolojik Yaşamı Sürdürme Derneğini kuran bizler  bu zorlu ve meşakatli yola çıkarken öngörülebilir zorlukları karşılama ve mücadele edebilme azmine ve kararlılığına sahibiz.

     Bu noktadan hareketle doğal yaşama zarar veren bütün bileşenlerle mücadele ana görevimizdir. Bunu başarabilmek için öncelikle ekolojik yaşam bilincinin oluşturulması,geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması aynı zamanda doğal yaşamımızı da sürdürülebilir kılacaktır.

    Yılmadan bu paralelde yürüyecek arkadaşlarımızla beraber gelecek nesillere hem daha yaşanabilir, hem de daha sağlıklı bir dünya bırakmak adına çalışmalarımızla her zaman farkındalık yaratmaya devam etme azmindeyiz.

     Bugüne kadar yapmış olduğumuz bütün çalışmalar  sevgi temeli üzerine bina edilmiş olup bundan sonraki bütün çalışmalarımızda sevgi ışığıyla yol alacaktır. Zira sevgiyle başarılamayacak hiçbir şeyin olmadığına inanmaktayız.

     Dünyamızı olumsuz etkileyen ve aslında derinden sarsan ve fakat birçok insanın da bu bilinçten yoksun olduğu ‘’küresel ısınma ‘’ sürdürülebilir bir ekolojik yaşamı etkilemekte ve hatta tehdit etmektedir.

     Dekoder demokratik katılım,gönüllülük,şefaflık ilkeleri ile çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak ‘’toplumda çevre bilinci geliştirmek ,ekolojik değerlerin korunmasını sağlamak, ekolojinin ve ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamak amacındadır.

     Bu anlamda Yalova merkezli bir dünya dereneği olarak öncelikle Türkiyede ve akabinde dünyada aynı amaç ve doğrultuda çalışan başlıca dernekler ile paydaş olarak yoluna devam edip kendi yaşamsal alanında söz sahibi olacaktır.

     Bu doğrultıda şimdiye kadar yaptığımız çalışmaları ve projeleri ve de bundan sonra yapacağımız çalışmaları  göreceksiniz.

     Bütün bu paylaşımlarımdan sonra bugüne kadar ve bundan sonra bizleri yanlız bırakmayan her daim yanımızda hissettiğimiz herkese sonsuz teşekkürlerimi, saygı ve sevgilerimi iletiyor doğallığı bozulmamış bir dünyada doğal yaşamlar diliyorum.

 

Saygılarımla...

 

 

 

Dekoder Genel Başkanı

               Köksal KETENCİ

Google Sayaç Kodu